Multipl skleroz (MS), sinir sisteminin değişik bölgelerini etkileyebildiği için çok farklı bulgular ile kendini gösterebilmektedir. Beyin ya da omurilikteki plak adı verilen hasarlı bölgenin etkilediği fonksiyona göre atak tablosu da farklılık göstermektedir. Bununla birlikte genel olarak bakıldığında hastalar çoğunlukla bir kol veya bacakta güç kaybı, uyuşma (parestezi), dengesizlik, yürüyüş bozukluğu, görmede bulanıklık, çift görme, konuşmada pelteklik (sarhoş gibi konuşma), idrar kaçırma gibi bulgular ile başvurmaktadır. Nadir olarak da sara nöbeti, işitme kaybı, hafıza kusurları ilk şikayetlerden olabilmektedir. Hastaların en büyük şanssızlığı bu şikayetler nedeni ile nöroloji dışında bir branşa müracaat ettiğinde yaşanmaktadır. Örneğin kol ya da bacaktaki uyuşma nedeni ile fizik tedavi-beyin cerrahisine gittiklerinde yanlışlıkla bel-boyun fıtığı tedavisi alabilmektedirler. Yine görme şikayetleri nedeni ile uzun süre göz takibinde olan hastalar da olabilmektedir. Bu durum atakların ağır seyretmesine ve hatta ciddi sekeller bırakmasına yol açabilmektedir. İlk MS atakları sıklık olarak %35 bir kol veya bacakta güç kaybı, %20 bir kol veya bacakta uyuşma, %20 bir gözde bulanık görme (optik nörit), %10 çift görme, %5 baş dönmesi-dengesizlik tarzında olabilmektedir. Bu şikayetlerin MS atağı olarak değerlendirilebilmesi için 24 saatten uzun süredir devam etmesi önemli bir kriterdir. Atak sırasında vücudun bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyonu nedeni ile sinir sisteminde hasar oluşmaktadır. Bu nedenle atak tablosunun erkenden tanınması ve uygun ilaçlar ile müdahele edilmesi son derece önemlidir. Aksi takdirde hasarın yaygınlaşması ve iz bırakması söz konusudur. Birkaç gün bekleyeyim, istirahatle, masajla geçer gibi yaklaşımlar yanlıştır. MS hastalarının atak bulgularını iyi bilmeleri ve doktorlarına erkenden müracaatları gerekir. Bu nedenle hasta-hekim diyaloğunun iyi olması, hastanın her zaman hekimine ulaşabilmesi önemlidir. Hastanelerde en büyük sorun hastanın aynı hekimi her gittiğinde bulamaması, farklı hekimlerle, asistanlar ile karşılaşmasıdır. Bu durum hastanın yeniden ele alınmasına yol açmakta ve istenmeden de olsa vakit kaybına hatta yanlışlıklara yol açabilmektedir. Hastaların daha önceden yapılmış tetkikleri ve epikrizlerini beraberinde götürmeleri kısmen faydalı olabilmektedir. Ataklara yol açabilecek yoğun stres, ağır diyet, ateşli hastalıklar, gripal enfeksiyonlar gibi durumlara karşı dikkatli olmak ve şayet koruyucu ilaç kullanılıyor ise düzenli kullanımına özen gösterilmelidir