Epilepsi beynin bir grup hücrelerinden aşırı elektriksel boşalım (deşarj) sonucu oluşan tekrarlayıcı nöbetler ile karakterize bir hastalıktır. Toplumda epilepsi nöbeti denilince genellikle ani bilinç kaybı ile olduğu yere düşen, tüm vücudu kasılan, ağzından köpük gelen, kol-bacaklarında şiddetli çırpınmaların olduğu nöbet tipi akla gelmektedir. Ancak nöbet tipleri oldukça farklı olabilmektedir. Bazen bir iş yaparken aniden donakalma, sabit bir noktaya bakma, ağzını şapırdatma, eliyle amaçsız olarak bir şeyler ile oynama, kol-bacaklarda istemsiz atmalar gibi durumlarda nöbet aktivitesi olabilmektedir.
Epilepsi psikolojk bir hastalık değildir. Fakat epilepsi nöbetleri sıkıntı, stres durumlarında artış gösterebilmektedir. Psikolojik hastalıklarda da bayılmalar olabilmektedir. Ancak bunlar epilepsi nöbetinden çok farklıdır. Bu iki durumun birbirinden ayırt edilmesi yanlış ve gereksiz tedavinin önlenmesi için son derece önemlidir.
Hayır. Epilepsi nöbetleri yaşamın her döneminde görülebilir. Ancak en sık yaşamın ilk yılında ve 60 yaş sonrasında görülmektedir. Erişkin dönemde beyin damar hastalıklarından sonra en sık görülen nörolojik hastalıktır.
Toplumdan topluma değişebilmekle birlikte yılda 20-100/100.000’dir. Yaşam boyu nöbet riski ise %3’tür. Yani nadir görülen bir durum değildir. Tek bir nöbet epilepsi hastalığı değildir. Teşhis, 2’den çok nöbet geçirilmesi durumunda konulur.
Teşhis, nöbeti görenlerin gözlemleri, hastanın muayenesi ve klinik testler sonucunda konulur. Tek başına muayene ya da testler ile teşhis konulmaz. Başka bir deyişle doktorum benim EEG’me ve ya MR’ıma baktı, sen epilepsi hastasısın dedi demek son derece yanlıştır.
Hayır. Bu şekilde düzenli olarak tahlil yaptırmak gerekmez. Doktor tarafından gerek görüldüğünde kısa aralıklar ile bile bu tahliller istenebilir. Ancak rutin olarak istenmesi yanlıştır. Kullanılan ilaçların başka organlara zarar vermesini önlemek amacı ile aralıklı kan tahlilleri yapılması doğru bir davranıştır.
Ailesinde epilepsi olmayanlara göre risk biraz daha artmıştır. Ancak genel olarak bu genetik bir hastalık değildir. Çok nadir olarak genetik geçişli tipler görülebilmektedir.
Hastaların büyük çoğunluğunda kesin neden ortaya konamamakla birlikte, kafa travmaları, inme, beynin oksijensiz kalması, beyin enfeksiyonları gibi durumlarda nöbetler ortaya çıkabilmektedir.
Özellikle uykusuzluk, ilaçları düzensiz almak veya hiç almamak, ateşli hastalıklar nöbet geçirme riskini arttırabilmektedir. Her ne kadar psikolojik bir hastalık olmasa da ağır stres durumları nöbette artışa yol açabilmektedir.
-Öncelikle sakin olun. Toplumda en sık yapılan hastanın çenesini açmaya-dilini çıkarmaya çalışmak, üstüne su dökmek, soğan-kolonya koklatmak, koluna-bacağına bastırmak ve hatta kalp masajı yapmaya çalışmak gibi durumlar kesinlikle YANLIŞTIR.
-Doğru olanı; hastaya zarar verebilecek soba, keskin cisimler, su kenarı gibi yerlerden uzaklaştırın. Kustuğunu veya balgamını akciğerine kaçırmaması için sağ ve ya sol yan yatırın. Nöbetin geçmesini bekleyin.
-Nöbet genellikle 2-3 dakika sonra sonlanacaktır. Tekrarlayan nöbet durumunda mutlaka hastayı acil servise götürün.
Epilepsi hastalarının %70’i ilaçla tedaviye cevap vermektedir. Geriye kalan kısmında da nöbet sıklığı azalmaktadır. Ancak %25 kadar kısmında ilaçlara rağmen yeterli cevap alınamamaktadır. Bu gruba dirençli nöbet grubu denilmektedir.
Bazı nadir epilepsi tiplerinde evet ilaçlar ömür boyu kullanılmalıdır. Ancak diğerlerinde 2-3 yıl nöbetsizlik durumunda, hekimin gerekli araştırmaları yapması ve kararı ile ilaçlar azaltılarak kesilebilir. Bu durumda da nöbet az da olsa tekrar gözlenebilmektedir. Ani ilaç kesimi her ne nedenle olursa olsun son derece tehlikelidir.
Doktor tarafından önerildiği şekilde kullanıldığı takdirde bu ilaçlar zararlı değildir. Elbette kimyasal maddeler oldukları için bir takım yan etkileri olabilmektedir. Bu nedenle doktor kontrolünde olmak son derece önemlidir. İlaçların kullanılmaması durumunda oluşabilecek sonuçlar çok daha tehlikelidir.
İlaçlara dirençli ve uygun hastalarda cerrahi tedavi seçeneği söz konusudur. Yani her hastada cerrahi tedavi uygulanamaz. Hastanın uygun olup olmadığına ayrıntılı testler ile karar verilir.
Cerrahi tedavi nöbetlerin tamamen ortadan kaldırmayabilir. Bazı hastalarda hiç fayda sağlamaz bazılarında ise durumunu daha da kötüleştirebilir. Bu nedenle cerrahi tedavi ilk basamakta düşünülen, sıradan bir işlem değildir.
Cerrahi tedavi olarak hastada nöbeti ortaya çıkaran hücre grubunu çıkartma veya buradan açığa çıkan elektriksel uyarımların diğer bölgelere yayılımını engelleme seçenekleri uygulanabilmektedir.
Uygun hastalarda beynin belirli bölgelerine elektrot konulara buraların uyarılması (beyin pili) veya vagal sinir uyarılması gibi yöntemler de yapılabilmektedir.